Saturday, March 31, 2007

Sakız Kabağı Çorbası


2 sakız kabağı
1 kaşık un
1 bardak süt
2 kaşık tereyağı veya aynı miktar sıvı yağ
Tuz, su
dereotu

Yağ ile unu kavurun. Rendelenmiş kabakları ilave ederek biraz pişirin. Pürüzsüz püre haline getirin. Bir yandan karıştırarak sütü ilave edin. Çorba çok koyu olursa süt miktarını artırabilir veya su ilave edebilirsiniz. Tuz ve üzerine dereotu ilavesiyle muhteşem oluyor.

OK


Nenoni

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Kremalı Kabak Çorbası

4-5 yeşil kabak

1 adet orta boy soğan

4 diş sarmısak

2 kaşık sıvıyağ

5 bardak su

1 paket krema

tuz

Kabakları temizleyip, ince halkalar halinde doğrayarak hazırlayın. Soğanları yemeklik, sarmısakları da iri iri doğradıktan sonra sıvıyağda hafif soteleyin. Renkleri değişince kabakları ilave edip suyu katın. Kabaklar yumuşayıncaya kadar orta ateşte kaynatın.

Kabaklar yumuşadıktan sonra el çırpıcınızla veya mutfak robotuyla çorbanın pürüzsüz bir kıvam almasını sağlayın. Daha sonra kremayı ve tuzu ekleyerek bir taşım kaynatın. Dereotu ile süsleyip servis yapabilirsiniz.

OK


Muge Karahan

Her turlu hakki bloglararasi Kabak projesine aittir. Bu yaziyla ilgili herhangi bir maddi talebim olmayacaktir.

Balkabaklı Turta

yarım kilo balkabağı

1,2 bardak toz şeker

1 kase ceviz

Hamuru için;

2 yumurta (İçine bir yumurta ve bir tanesinin sadece beyazı, sarısı üzerine)

1 su bardağı toz şeker

1 paket kabartma tozu

200 gram tereyağı

alabildiği kadar un

Dilimlenmiş balkabaklarını toz şekerle ve su ilave etmeden kısık ateşte pişirin. Kabakların yumuşayarak pişme süresi yaklaşık 45-50 dakikayı buluyor.

Pişen kabakları çatalla ezerek püre haline getirin. İnce çekilmiş ceviz içini püreye katıp iyice harmanlayın.

Tart hamurunu, tüm malzemeleri bir araya getirerek kulak memesi kıvamında yoğurun. Yumruk kadar bir parça ayırıp, kalanı merdane ile tart kalıbı büyüklüğünde açın. Açtığınız hamuru iyice yağladığınız kalıba yerleştirin, kenarlarını yükseltin. Hamurun üzerine hazırladığınız balkabağı püresini eşit miktarda yayın.

Bir kenara ayırdığınız yumruk büyüklüğündeki hamuru un serptiğiniz tezgah üzerinde iki santim kalınlığında açın ve ince şeritler keserek turtanın üzerine kafes şeklinde dizin. Ayırdığınız yumurta sarısını bir fırça yardımı ile kafeslerin üzerine sürün.

Tartınızı, önceden 170 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dakika, üzeri kızarana kadar pişirin.

OK

Muge Karahan

Butun haklari bloglarararsi Kabak projesine aittir. Bu yazimla ilgili herhangi bir maddi talebim olmayacaktir.

Cevizli Kabak Salatası

Image Hosted by ImageShack.us

1 kilo kabak

ince kıyılmış dereotu

arzu ettiğiniz kadar iri çekilmiş ceviz

1,5 kase süzme yoğurt

tuz

kabakları sotelemek için 1-2 kaşık sıvıyağ

1 silme çay kaşığı pudra şekeri

3-4 diş sarmısak

servis için 3 adet portakal ve dereotu

Rendelenmiş kabakların sıvıyağda, kısık ateş üzerinde suyunu salıp çekmesi gerekiyor. Soğuduktan sonra kalan suyunu da iyice süzün. Kabaklara ceviz ve dereotunu karıştırın. Tuz, dövülmüş sarmısak ve şeker ilave edilmiş süzme yoğurt ile tüm malzemeyi birbirine yedirin.

Portakalları halka halka kabukları ile dilimleyin. Her halkanın üzerine yoğurtlu kabak karışımından koyarak dereotu ile süsleyin.

OK

Muge Karahan

Her hakki bloglararasi Kabak projesine aittir. Bu yazi ile ilgili olarak bir maddi talebim olmayacaktir.

Kabakli Karisik Firin Sebze

Telefonda laklakladıklarım, lokanta meyhane dolaştıklarım, birlikte yola koyulabildiklerim, oturup konuşalım hele helelerine muhtaç olduklarım, anlatsa da öğrensem diye kapılarında telef olduğum dostluklar.., bir de ev sofralarına oturmaya bayıldığım dostların yeri vardır bende. Onlar tüm ortak özelliklere sahip ve de artı ağız tadını bilen sofra başı dostlarım olurlar. Gittim mi, geldiler mi sandalyelerimizi çeker otururuz sofra başına. Söz sohbet çekilir, ağızlara içmek bilinir, yemelere de doyulamazsa, bir daha kalkan kim?

Gürültülü sofralar değildir bunlar, nerde az orada keyif misalidir, karşıt olarak tam da nerde çokluk meseline...

Yine bu sofralardan birinde, yine keyifteydim işte; bol kabaklı, içinde türlü sebzeler olan bu lezzetle tanıştığımda.

Eve saldığı kokusu ayrı, sofradaki renkliliği bir başka, tadı doyumsuz bir zeytinyağlı türü.

Kullandığım miktarları hiç önemsemeden yapıyorum tabii ben. Ancak kafa hesaplarım birbirine kattığım malzemelerin birbirlerini yemesine müsaade etmiyor hiç bir zaman. Hiç bir lezzet ön plana atlayıp diğerlerine baskın çıkmıyor.

Diyelim ki hepsi orta boylarda 3 kabak, 3 patates, 2 patlıcan, 1 havuç, 1 sap pırasa, birer tane kırmızı ve yeşil çarliston, bol soğan, bol sarmısak koydum. Bunlardan pırasa ve biberleri boyuna olarak incecik doğradım. Havuçları iri rendeden, geri kalanları rendenin dilim tarafından geçirdim. Sarmısakları kıydım. Daha da lezzetlemek için biberiye dikencikleri, taze öğütülen karabiber, bir çimdik Urfa pulu, taze veya kuru kekik, fesleğen, tuz, e daha ne olsuun? Sızma olsun sızma, halisinden muhlisinden sızma tabii ki olsuuun.

Harmanlayın hepsini bir fırın kabının içinde. Pişme süresi hayli uzun. Önce folyo ile örtülüp sebzeler yumuşayana kadar kalıyor fırında, birbuçuk saat kadar 170 derecede. Sonra açık olarak kırk dakika daha, ki üstü kızarsın hafifçe, saldığı suyu çeksin. Daha az malzeme kullanarak yaptığınız daha ince bir sebze karışımının pişirme süresini azaltmanız gerekecektir tabii.

Soğuyunca işte size müthiş bir meze, rakıya da uygun şaraba da; çok lezzetli bir zeytinyağlı yemek veya. Sıcak veya ılık olarak et ve balık yanına çok yakışıyor, ne iyi etmişim de yapmışım, dedirtiyor insana.

Oturup da kalkamadığım sofralarımın yemeği oldu artık o da.

Oya Kayacan

Iki Dilim Bal Kabagi, Uc Ayri Lezzet

Kabak tatlısı deyince akan sularım durur. Nerde ve ne haldeysem umursamam, şöyle bir yalanırım. Paramla alabileceğim yerdeysem alır bakarım tadına. Yok değilsem yüzsüzlük eder isterim. Bizim kabak mevzuuna bu kadar derinden dalmamızda belki bu tutkunun da payı vardır. Seviyorum işte.

Mevsiminde buzdolabımda tatlı kabağı bulunur. Şart değil ille de, aldım getirdim pişirdim yedim zincirini tamamlamak. Dursun orada bir kaç gün, aklıma düşeni yaparım meselesi benimki.

Bugün mutfağımda olup bitenler de, bu akıla düşenlere dairdir.

İncecikten, cips gibi incecikten kesilmiş bir dilim tatlı kabak kızartılacak. Bir dilim kabak demek, bir ince karpuz dilimi kadar kabak demek oluyor, sonra da enine dilimleniyor. Ayçiçek yağı tercih ettim kızartmada ve de iyice kızdırdığım yağın içine önce bir parça kabuk tarçınla üç beş karanfil tanesi atmıştım. Bu güzel kokulu yağda kızardıktan sonra kağıt havlu üstünde yağı alınan incecik kabak dilimleri başlı başına bir nefaset. Yakıştırabildiğiniz her yemeğin yanında servis edebileceğiniz gibi bu haliyle de bayılarak yiyebilirsiniz.

Bir mandalina veya portakal suyunda üç dört kaşık kahverengi şekeri karamelliştirmeli şimdi. İçinde biraz da aynı meyvenin kabuğundan olmalı bu sosu hazırlarken ve de kızarmış balkabak dilimleri üzerine bu sosu gezdirmeli.

Nasıl oldu diye sormuyorum? Yemeye doyum olmuyor çünkü. Üstüne ceviz ve kaymak koymaya da varım tabii. Neden peki sadece haşlayıp durduk bugüne kadar tatlı kabaklarımızı kabak tatlısı yapmak için?

Kızarmışından bir tadın hele, sonra konuşalım. Karanfil taneciklerini de servis tabaklarına alıp yemeyi unutmayın lütfen.

Şimdi de incecik esmer ve lezzet yoğun bir ekmek dilimi üzerinde, kızarmış kabak dilimleriyle neler neler yapabileceğinizi bir düşünün. Ben daha düşünürken hayallerimi gerçekleştiriyordum bile.

İncecik dilimler halinde kızarttığım tatlı kabağımdan küçük tartöletler yaptım. Bilmece değil, çok kolay. Tuzsuz bir peynir çeşidi seçin, lor veya dil peyniri mesela. Ben ekmek dilimi üzerinde ince ince dil peyniri kullandım. Üzerine kabak dilimlerini yerleştirdim. Rakı bardağı ağzıyla yuvarlaklara kestim sonra ekmeği. Karamelli sosumuzdan birkaç damla üzerine, yarım cevizden de süs, aman aman bu ne dedirtecek hepinize. Ekmeği tazeyse taze değilse kızarmış olarak kullanabilirsiniz.

Üç çeşit çıkardım önünüze alelacele. Bakmadım ama yarım saat bile sürmedi.


Oya Kayacan

Tuesday, March 27, 2007

Niğde'nin etli et kabağı

Sevgili Oya ellerinize saglik,
Benden kücük bir katki....Defalarca pisirilmistir.Babannemin tarifi,yillarca unutulmustu.Gecen sene emekli olup Nigde'ye tasininca inat ettim ve 5 kisinin bellegini birlestirip tarifi olusturup uyguladim.Et kabagi pek cok yörede var saniyorum,40-50 cm uzunlugunda,10-12 cm capinda kalin kabuklu bir sey.Mevsimi degilse tohuma kalkmıs yemeklik kabaktan da yapilabilir bu yemek.Sir üzüm suyunda,sebzeleri sertlestirirken eti yumusatiyor ve pisme sürelerini esitliyor.
Sevgiler,kolay gelsin
Pinar Kirmizioglu
Etli et kabağı yemeği:Uzun ve sert kıvamlı et kabakları akşamdan soyulup 5cmX5cm ölçülerinde parçalanarak tuzlu suya koyulacak ve bir gece bekletilecek.
Koyun döş eti yine aynı ölçülerde parçalanarak hazırlanacak.
Büyük bir tencerenin dibine önce asma filizlerinden ızgara yapılacak.Sonra bir sıra et, bir sıra piyazlık doğranmış soğan-domates-biber, bir sıra kabak dizilecek. Malzeme miktarına göre bu sıralama ile tüm malzemeler tencereye yerleştirilecek.
En üste bir sıra doğranmış domates konulduktan sonra üzüm suyu ile çok kısık ateşte pişirilecek.Alacalı üzüm suyu (koruktan olgunlasmaya döndüğü zaman) tercih edilir.Olgun üzüm suyu kullanacaksanız arzu edilirse yarım limon suyu eklenebilir.
Tuz en son eklenecek.
Farkıdaysanız hiç yağ kullanılmadı:)
1 et kabagı için 2.5 kg et,1 kg beyaz soğan,1kg domates,yarım kg.biber,3 kg. üzümün suyu yeter

Gelin kabağı

Adını Gelin Kabağı diye ben taktım. Ailenin büyükleri sırasına girdiğimden beri, bizim gelin bizim damat gibi sözcükleri sıkça kullanıyorum. Gelin Kabağı da öylesine çıkıverdi ağzımdan o pazar günü. Kuzen Ahmet ve Gelin Semra girmişler mutfağa, müthiş bir dayanışma içinde onlarca çeşit çıkarmışlar ortaya. Biz de ailece oturup yemiştik. Sonradan, "Yaz gelin," dedim, "şu tarifi, koyalım Kabak Tadı'na. Ayıp olmasın ele güne karşı, kaçırırmış gibi bu lezzeti onlardan..."

1 kilo kabak
100 gram tuzsuz şamfıstık (iri öğütülmüş)
1 demet dereotu
1 demet maydonoz
yarım demet nane
3-4 diş sarmısak
riviera ve sızma
tuz, karabiber

Kabaklar soyulur, iri çekirdekler çıkarılır, parmak parmak kesilir. Kaynayan tuzlu suya atılır, hafif yumuşayınca çıkarılıp süzülür ve dinlenmeye bırakılır.
Tavaya riviera ile ince kıyılmış sarmısaklar koyulur, üzerine inceden doğranmış tüm otlar ilave edilir. Tuz ve biber eklenerek otların yumuşaması sağlanır. Ateşten aldıktan sonra fıstığın yarısı ilave edilir ve karıştırılır.

Servis tabağının altına hazırlanan sostan yerleştirilerek üzerine süzülmüş gerekiyorsa kurulanmış kabaklar dizilir. Tekrar sos tekrar kabak, malzemeler bitene kadar kat kat döşenir ve her kat arasına ilave fıstık serpilir. En üstte sos olmalıdır ve servisten önce en az 4 saat mutlaka dinlendirilmelidir.

Servis zamanı kalan fıstıklar en üste serpilip sızma zeytinyağ ile lezzetlendirilir.

Böyle buyurmuş Gelin Semra Cansever.

Parmaklarınızı yememek için özen göstermenizi rica ederim.

Oya Kayacan

OK

Balkabaklı, safranlı pilav


Bir oldu ki, işte ben pilav buna derim, desem...

Dünyanın en pahalı baharatı za’faran için yazılmış harika bir yazı okuyordum. Renk, tat ve koku avcılarının göz bebeği olan bitki. Renk, tat ve koku özelliklerini çiçeğinde barındıran tek bitki. Anayurdu Magrip’in (Fas) Atlas Dağları.

Hemen aklıma gelenler meşhur Fas kuskusundan çıkan baş döndürücü safran kokusu, buzdolabımda duran incecik bir dilim balkabağının safranla iyi dost olabileceği, bol bademli, tereyağlı pilavda devrim yapıp balkabak ve safranı da aynı tencerenin içine sokabileceğim ve son olarak da derhal kalkıp mutfağa gitmem gerektiği.

Pilav, benim ölçülerime göre bire birbuçuktan biraz fazla ile yapılıyor. Yani bir ölçü pirinci sıcak suyla ıslattıktan, iyice yıkayıp süzdükten sonra birbuçuk ölçüden azıcık fazla sıcak su ile pişiyor.

Rendelediğim balkabağı dilimini ne kadar tereyağı o kadar lezzet esasına göre
tereyağı içinde çeviriyorum. Yüksek ateşte ancak kavrulup kararmadan pişmesine dikkat ediyorum. Birer çay kaşığı safran, tuz ve şeker katarak mis gibi bir kokunun sardığı mutfakta keyiften çıldırırken bir yandan, diğer yandan da pirinci katarak çevirmeye devam ediyorum. Neler neler oluyor, tencereden çıtır çıtır, karnımdan gurul gurul sesler geliyor. Pirinç saydamlaşıyor, suyunu katıyorum ve göz göz olmasını beklerken bademlerimle uğraşmaya başlıyorum.

Bol badem, tuzsuz ve kabuksuz olsun, yine bir miktar tereyağı içinde iyice kızarsın. O arada pilav da olmuş olsun. Kızarmış bademleri yağıyla birlikte dökelim üzerine, taze karabiber çekelim azıcık, bir tutam daha tuz gezdirelim. Örtelim tencereyi şimdi tertemiz bir mutfak beziyle, kapağını da bastıralım sıkıca, demlensin.

Tel tel attırın sonra kaşığı alttan üste doğru havalandırarak.

Ben ne desem boş.

Monday, March 26, 2007

Kabak Tadı

Yeni kitabımız Kabak Tadı oluyor ya, çoktan karar vermiştik zaten. Bir iki belirleyici kural koyalım diyorum, düzeltmeleri daha kolay yapmam için yardımı olsun bana.

Bence en önemlisi, genellikle blog yazarlarının kullandığı çok özel anlatımlardan kurtulmak.

Dün yolda giderken komşunun kızını gördüm, kocasına pişirdiği ot yemeğini anlattı, eve gelince kendi kocama pişirdim, derken kayınvaldem geldi. Hep beraber sofraya oturup yedik, çok da beğendik... Size de afiyet şeker olsun, canım arkadaşımın elleri dert görmesin, filan olmasın ne olur.

Bunun yerine, her okuyucuyu ilgilendiren daha genel bir tanıtım kullanılsa daha hoş oluyor.

Atıyorum: Bizim köyün bir adeti vardır, kadınlar sabah erken kalkar ot toplarlar. Üzerine çiğ düşmüş otların özelliği..., kocalar ya bir tek atarlar bu nefis otların yanında, ya da yayık ayranı alır sofraların baş köşesini..., gibi

Şimdiye kadar yapmış olduğunuz kabaklı tarifleri, düzeltmek için uğraşmadan da gönderebilirsiniz. Ben fındıklı tariflere yaptığım gibi düzeltmeler yapmaya çalışırım yine. Emin olmadığım şeyleri de döner döner sorarım. Zinnur ve Burcu'nun denetimindeki http://www.kabaklitarifler.blogspot.com/ 'da, yazıların altında OK ibaresi varsa düzelttim demektir. İtirazlarınızı da yorumlarda yapabilirsiniz. Yanıtlar ve tekrar düzeltirim.

Her blogu her an dolaşıp kontrol etmek çok güç tabii. Eski ve yeni yazılarınızı lütfen mailto://burcu@cigirelektronik.com/ veya mailto://zinnur@doganata.us/ adreslerine haber verin.

Tariflerinizin altına, “Her hakkı bloglararası Kabak Tadı projesine aittir. Bu yazı ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.”, yazmayı da ihmal etmeyin lütfen.

Görseller meselesine gelince, fındık kitabımız maalesef fotoğrafsız çıkıyor. Çok değişik fotoğraf kaliteleri ile karşılaştık. Kitabımızın değeri artacağına düştü sanki görsellerin ilavesiyle. Kabak Tadı’nda da başaramayacağız gibime geliyor. Zaten şimdiye kadar yapılmış edilmiş bir sürü tarifi de almayı düşündüğümüze göre, sil baştan hepsini yeniden yapıp fotoğraflayın diyemiyorum. Ancak, lütfen yine her tarifiniz bizim elimize görselli gelsin ve blogumuza öyle girsin. Bu bizim kanıtımız çünkü.

Ölçü konusu önemli, lütfen türkçe ölçüler olsun. Kaşık ve bardak, çorba kaşığı ve su bardağı demek oluyor. Yarım işaretlerini 1.5 olarak yazalım, 1 1/2 değil.

Süre koymayalım. Yol aldıkça karar verelim, yetti artık veya daha daha, demek için.

Şimdilik bunlar aklımdaydı. Unuttuklarımı hatırlatın lütfen.

Haydi bakalım kolay gelsin...

Ordu Çocuk Yuvası çocukları artık bizim de çocuklarımız...

Oya Kayacan

Saturday, March 24, 2007

... dolmasının böreği


Kabak veya her neyse, diyelim ki patlıcan veya havuç alırken hep küçüklerine gider elim. Babamdan kalma bir akıl. “Karta kaçmış, tohuma kaçmış,” tabirlerini çok kullanırdı babacığım Nuri, sebzede meyvede bile zarafet arardı. Bana da yapışmış işte. Dün kendimi, kendi kendime konuşur ve gülerken yakaladım kabak tezgahından hayatımda ilk defa iri yarı iki kabak seçerken.

... dolmasının böreğini yapmak için nedense kocaman kabaklar girmişti fikrime. Babamlı anılarıma ihanet pahasına.

“Salatalık kalem, ıspanak kuzu, lahana sıkı, patates çilsiz, domates sert, zeytin havyar, peynir kaymak ve sair vesaire olacak; oof baba offf, hep senin yüzünden şu iki dakikalık alışverişleri iki saatte yapamayışlarım!”

Günlerdir kafama resmini çizdiğim kabak dolması böreği için dediğim gibi enine boyuna iri iki kabak kullanılacak. İçini 200 gram kıyma, bir avuç kaynatılarak şişirilip soğutulmuş bulgur, bir küçük soğan, 5 diş sarmısak, maydanoz, tuz ve taze çekilen karabiber ile hazırladım.

Kabaklar iki uçtan, genişçe oyuluyor. Hazırlanan içle dolduruluyor. Burada işin dolma faslı bitmiştir. Şimdi gelelim börekleşmelerine.

İki yufka yufkacıdan özel alınır ve bu durumda tazecik ve yumuşacık olurlar. Market raflarında satılan her ahvalde aylarca dayanıklı yufkalarla yakın uzak akrabalıkları yoktur. Bir kabağa bir yufka kullanacağız, iki tane yumurtamız çırpılmış olarak bir kenarda duruyor olacak.

Tezgaha serilen yufkanın yarısı çırpılmış yumurtayla fırçalanacak, diğer yarısı fırçalanan tarafın üzerine örtülerek yarım daire yapılacak. Şimdi de yarım dairenin yarısı yumurtayla sıvazlanıp ikiye katlanacak. Elde var içine sigara böreği gibi kabak dolmasını saracağımız 90 derecelik dört kat yufka. Böyle giderse az sonra iki tane kocaman, yufkaya sigara böreği gibi sarılmış kabak dolmamız olacak. Dolma böreklerini folyo veya streç filmle sıkıca sararak buzdolabına kaldırın.

Yeneceği zaman çıkartın dolaptan, birer parmak eninde dilimlere kesin. Şiş çöpleri ile tutturun. Şiş çöpünüz yoksa, böreği kapattığınız uçtan kürdan sokup tutturmalısınız ki, kızarırken çiçek gibi açmasınlar. Kızgın yağda, kıtır kıtır kızartıyoruz sonra, bir kabak böreğinden on dilim. Sarmısaklı yoğurt yiyebilecek durumdasınız inşallah. Çok yakıştı da!

Bu iş burada bitti gibi görünse de bitmez tabii. Kimse kıyamaz kabaklardan oyulmuş içlere ve mutlaka bir de acil mücver çıkar ortaya. Bıçakla ince kıyılan kabak içlerine küçücük bir soğan ve evdeki tazelik sırasına göre sondan gelen peynirler rendelenir. Bir yumurta kırılır, karabiber çekilir, pul biber, nane ve dereotu katılır. Minicik bir fırın kabında, sızma ile harmanlanarak pişirilir. İstenirse kızgın yağa kaşıkla bırakılarak kızartılır.

Babam Nuri nar gibi kızarmış mücveri en çok buzluktan çıkmış buğulu bardaklardaki birayla severdi.

Oya Kayacan

Cevizli kabak salatası

2 orta boy sakız kabağı
1 orta boy havuç
1 çorba kaşığı un
1 demet dereotu
1 avuç ceviz içi
1 bardak yoğurt
2-3 diş sarmısak
kırmızı biber, tuz
illa ki sızma

Kabakları ve havucu rendenin iri tarafı ile rendeleyip teflon tavaya sızma ile birlikte yerleştiriyoruz. Onlar bir yanda cızzz bızzz sularını salıp çekerken, biz şef bıçağı ile kesme tahtasında sarmısakları eziyoruz. Onları yoğurda karıştırıp hemen dereotunu kıymaya başlıyoruz.

Bu sırada suyunu çekme işini bitiren kabak ve havuç karışımına 1 kaşık un karıştırıp altını kısıyoruz. Bıçakla irice kıydığımız cevizleri de tavaya atarak tavanın altını kapatıyor ve ılınmaya bırakıyoruz.

Bütün malzemeleri karıştırdıktan sonra bir kayık tabağa alıyoruz. Hepsi hepsi 15 dakikada hazır oluyor.

Yanında sıcak çıtır ekmek... Buzzzzz gibi rakı....

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

OK

Çiğdem Sönmez

Kabak kalya

Bu yemeği zeytinyağlı sevenler, diyet yapanlar, bağırsaklarının iyi çalışmasını isteyenler çok seviyor...

1 kilo kabak
2 orta boy soğan
yarım kahve fincanı pirinç
1 demet kıyılmış dereotu
1 çay kaşığı şeker
sızma zeytinyağ

Soğanı zeytinyağında sarartıncaya kadar kavurup yarım demet dereotu ve şekeri ilave edin. Kabakları halka olarak kesip soğanlara katın. Damak zevkinize göre tuz, 1 fincan su ve yarım fincan pirinci ilave edin. Yemeği karıştırmadan ve çok kısık ateşte kabaklar yumuşayıncaya kadar pişirin. Servis tabağına alıp, soğuyunca kalan yarım demet dereotunu üzerine serpin.

Her hakkı bloglararası Kabak Tadı projesine aittir. Bu yazı ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

OK

Esin Ertas

Friday, March 23, 2007

Kıymalı patatesli kabak dolma


Top gibiydiler. Cana yakın. “İlahi, alt tarafı kabak,” demelere layık değildiler. Dördünü seçip aldım. Diğerleri arkamdan bakakaldı.

Bu topların, belki bilirsiniz, içleri pek matah değildir. Her bir çekirdeği tam da kabak çekirdeği kadardır, adı üstünde. Kızartılmaz bir kere katiyen. Dolmalık niyetine alınır genellikle, şöyle iri incir kadar olanları, ki içleri oyulup çerçekirdekten arınsınlar.

Benim beğendiklerim, eve getirdiklerim kocaman kız memesi meyveleri iriliğinde. Ne olacaklar peki bunlar? İstiareye mi yatılacak yine? İstiare hallerimde ihtisas kesbettim. Yüzerken yapıyorum bu işi. Her sabah her sabah havuzda sırt üstü bir, yarım saat de serbest... Bırakın yemek tasarlamayı, yanı sıra iki öykü, üç şiir, bir de senaryo kurgusu hazır yani.

Neyse işte, günlerden Cumartesi, mutfakta yaşayan her aletin el çalışıp da işletilmeye hak kazandığı en uzun mutfak günüm. Öyle de bir hal ki, hiiiç mi hiç düşünülmemiş gibi sanki nelerin olup biteceği. “Koy önce bir kahveni de görelim bakalım,” hesapları.

Bir kocaman tencere, içi dolu su, kaynayacak. Dört top kabak yıkanacak, iki tane iri tazemsi patates yıkanmakla kalmayıp aynı zamanda fırçalanacak; içinde su kaynayan tencerede onlar da olacak. Her mutfakta olduğumda olduğum gibi oynama havalarım, mesela bugün “hop ninnayı ninnayı, gel oynayı oynayı...,” tarafınızdan hoş karşılanacak. Kabaklar az haşlanıp çıkartılacak, patatesler biraz daha bırakılacak, iyice haşlanacaklar.
Soğan ve kıyma azıcık sızmada çevrilecek. Suyunu koyverip çekince az su ilave ederek pişmeye bırakılacak. Tuz, karabiber koyuldu tabii. Kıyma da suyunu yeniden çekti, acı biber salçası eklendi ve karıştırıldı. Bolca maydanoz doğrandı içine, altı kapandı.

Ooof amma da su çekmiş kabaklar. İkiye bölüp önce lavaboya doğru tutmalı ki aksın şu sular. Derken tahta kaşıkla çekirdeklerini almalı. Patateslerden kalın birer dilim oyulmuş kabakların diplerine, artarsa püreleştirip boşluklara doldurulmalı. Pencere önümden biberiye toplayıp karıştırmalı patateslere. Sonra da kıymalı sosu döktük işte üzerine.

Bitti gibi dursa da, bitmedi. Akşama fırına girecek daha, üzerine hayli peynir rendesi serpilmiş olacak. Ben yine peynir tercihimi parmesan olarak kullanacağım.
Bu yemek güzel kokacak, rahmetli büyükannemin her yemek sonunda dilediği gibi ferah sofralarda yenecek, afiyet olacak.
Oya Kayacan

Bulgurlu pırasalı dolmalar

Yuvarlacık kabaklar, küçükçe patlıcanlar, orta boy lezzetli Çanakkale domatesleri. Pırasalarım kalem gibi, incecik. Tek tek seçtim hepsini. Bu sabah mutfağa girip bütün sebzelerimi tezgaha yaydığımda, keyfim gıcır gıcırdı. Hele şu avuç içi kadar top kabaklara bayılıyorum. Mutfağımın neşesi oldular, çocuk gibi seviniyorum onları yemeklerime dahil ettikçe.



Benimkilerin kaşığı çıktı yine ortaya. O kenarı tırtıllı kedi maması kaşığı benim dolma aid yani dolma yardımcısı dediğim kaşığımdır. Kenarları da tırtıllı olan kedi maması kutularının yanında hediye ederlerdi bir zamanlar, mamayı tırtıl kenarlı tenekeden iyice sıyırarak çıkartabilmek için. Yuvarlak oymak için birebir bu alet, domates ve bu kabaklar gibi.


Karnım aç olduğu için önce üç domates, üç top kabak ve dört patlıcandan çıkan bütün içleri biraz sızmada pişirdim. Yumuşayınca suyunu çektirene kadar kavurur gibi karıştırdım. Karabiber, tuz ve dereotu ilavesiyle yumurtaları kırarak kapakladım üstünü, nefis bir omlet oldu. Yerken de acı biber sosu ve limon kullandım. Ya ben çok açtım, ya da bu omlet çok lezzetliydi. Başladım bir yandan memnun memnun sırıtan ağzıma omlet atıştırıp, bir yandan da dolma işini sıraya koymaya.


İncecik pırasalarım incecikten doğrandı. Bir fincan iri bulgur ve 300 gram kadar kıyma ile azıcık yoğurdum. Tuz ve karabiberden başka lezzet katmadım. Küçük domates parçacıkları ile kapakladığım dolmalarıma tereyağ parçaları ilave edip dereotu dalları ile süsledim.

Dolmada soğan yerine pırasayı da rüyamda görüyorum kaç gündür galiba. Şimdi gidip bir tadına bakalım mı?
----------
Ve de geri geldiğimde, yemek programları sunan şahsiyetlere benzettim kendimi... Her pişirdiğimi yediğimde benden çıkan sesler aynen onların çıkardıklarından.

Ihmm mıııhmmm hıııımmm...

Oya Kayacan

Thursday, March 22, 2007

Tatlı kabak, otlu peynir, bacon vesaire


Olmadık yemekler yapmak. Oldurmak. Yine başardım. “Anlattttt,” diyorum kendime, gecenin bir vaktinde...

Tatlı kabak ama küçücük, nereden çıktıysa bunlar; avuç kadarlar, çok şirinler. Süs diye alıp koydum önce iki tanesini mutfak masamın üzerine; kalaylı bir kap içinde durup durdular öylece, aman ne güzellerdi... Seyreylemem sürdü günlerce. Sonra pişirmek, yemek geldi içimden.


Otlu peynir var buzdolabında. Bızzzzt... Bayat ekmek, kara ekmek, çok tahıllı ekmek ya da hangisi varsa... Bende çok tahıllı kapkara kupkuru bir dilim var, o da buzdolabında. O da bızzzzt. Şamfıstık az ama korkudan az, bir dahaki sefere boool bol koyulacak, yakıştı çok.

Kabak kabukları soyulacak, ikiye bölünecek ve içleri oyulacak. Diri haşlamak tabiri caizse, öyle, hafifçe haşlanacak; az tuzla. Oyulmuş kabaklar az önce bızzztlanan içle doldurulacak. Orta yerine sekiz on yaprak reyhan gömülecek, parmak hareketiyle doldurduğumuz içlerin ortasına doğru iterek. Üstüne kenarlardan içine doğru iterek, kocaman bacon dilimleri çepeçevre dolandırılacak. Sızma eksik kalmasın aman, keyfinizce sızmalansın kabaklar. Karabiberi de keyfe keder...

Veryansın fırında önce üzeri folyo ile kapalı, sonra da bacon kızarana kadar açık.

Siz böyle bir lezzeti daha önce düşünmemiştiniz bile.

Oya Kayacan

Saturday, March 17, 2007

Ceviz soslu balkabak sufle


Kabak yemekleri düşünürken, çok sevdiğimiz suflenin balkabaklısı olmaz mı diye bir fikir düştü aklıma. Öyle ya, çikolatalısı, vanilyalısı, sebzelisi oluyor da balkabaklısı neden olmasın sanki?Suflesever olarak, yıllar içinde ölçülerle oynayarak elde ettiğim bir temel reçetem var. Ona kabak püresi eklemeyi düşündüm ve denemeye başladım.

Beni hiç uğraştırmadı canım kabak, hem de tahmin edilemiyecek kadar lezzetli bir tatlı oldu. Tek zorluğu her sufle gibi son anda hazırlanıyor olması, servise sıcak sıcak çıkması.

Uydurduğum bu sufleyi herkese iftiharla öneriyorum. Sufleleri sıcak soslarla ikram etmeyi sevdiğim için bir de tarçınlı ceviz sosu yaptım. Balkabaklı sufle, sufle sevenler için değişik bir çeşit olacak. Balkabağın vazgeçilmezi ceviz de, sos içinde cabası! Değişik bir sufle yemek istiyorsanız eğer, balkabaklı sufleyi deneyin, çok lezzetli oluyor.

125 ml süt
1 kaşık un (tepeleme)
1 kaşığı tereyağ (silme)
3 yumurta akı
3 yumurta sarısı
80 gr kabak püresi (tarçın ve karanfille pişirilmiş)
3 kaşık toz şeker (tepeleme)
vanilya, tarçın

Önce suflenin cevizli sosu hazırlanır. Sos için yukarıdaki malzemelere ilaveten 1 bardak süt, 1 tepeleme kaşık nişasta, 3 kaşık şeker, 1 çay bardağı ince çekilmiş ceviz, vanilya ve tarçını da malzeme listenize katmanız gerekir. Nişasta bir miktar sütle ezilir. Kalan süt kaynatılır, içine şeker ve nişastalı süt eklenir. Bir kaç dakika pişirilerek akıcı bir kıvamda ocaktan alınır. Ceviz, vanilya ve tarçın katılır. Sos sıcak olarak servise hazır bekletilir.

Suflenin yapımına yağ ve un kavrularak başlanır. Sıcak süt ekleyerek bir kaç dakika pişirilip ılınması beklenir. Ilınan unlu karışıma önce yumurta sarıları sonra kabak püresi eklenerek karıştırılır. Vanilya ve tarçın ilave edilir.

Yumurta akları bir tutam tuz ile kar yapılır. Toz şeker yavaş yavaş eklenip, hızlı devirde bir kaç dakika daha çırpılır.

Aklar, kabaklı karışıma ağır ağır, hep alttan üste doğru, söndürmemeye çalışarak ilave edilir.

İyice yağlanıp pudra şekeri ile kaplanan sufle kaplarına, üstten bir parmak boşluk kalacak şekilde boşaltılır. 180 derece ısıtılan fırında 10-12 dakika pişirilir.

Fırından çıkınca üzerlerine pudra şekeri elenir ve bekletmeden sıcak ceviz sosla servis edilir.

Bu ölçülerden 5 adet sufle ve bolca ceviz sos elde ediliyor.

Münevver'ciğim blogundaki yazıdan girişe biraz kattım, yani düpedüz çaldım. Tarifi güzel toparladı, sen ne dersin?

OK


Münevver Şen

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir.Bu yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Friday, March 16, 2007

Havuçlu-Kabaklı Börek

Sebzeli börek sevenler için lezzetli bir tarif.

Malzemeler:

250 gram beyaz peynir
3 yufka
5 orta boy kabak
3 orta boy havuç
3 yumurta
5 kaşık yoğurt
1,5 bardak süt
1 fincan sıvıyağ
karabiber, tuz
kırmızıbiber
çörekotu

Havuç ve kabaklar rendelenir. Kabakların suyu bastırılarak sıkılır. (Bu suyu atmayıp birazdan hazırlayacağımız sütlü harcın içine katarsak vitaminleri kaybetmemiş oluruz.) Beyaz peynir ezilip rendelenen sebzelere karıştırılır. Bir kaşık yoğurt ve baharatlar da karıştırılarak eklenir.

Süt, dört kaşık yoğurt, yumurtalar ve sıvıyağ iyice çırpılır. Birinci yufka yağlanmış tepsiye yayılıp sütlü harç ile ıslatılır. Üzerine ikinci yufkanın yarısı serilip yine ıslatılır. Yufkaların üzerine bolca sebzeli harç koyulur. Diğer yufkalar da yarım yarım serilip ıslatılarak harçlanır. Son yufkanın yarısı en alta serilen yufkanın sarkan kenarları ile böreğin üzeri kapatılıp bir saat buzdolabında veya serin yerde bekletilir.

250 dereceye ısıtılmış fırına vermeden önce kesilip üzerine çörekotu serpilir. Üstü kızarana kadar pişirilir

Devletşah

OK

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Devletşah

Kabak Graten


Lezzetli, hafif ve kolay yapılan bir yemek.

2 kabak
1,5 bardak süt
50 gram tereyağ
2 kaşık un
100 gram kaşar peynir

Kabaklar soyulur. Tuzlu suda on dakika haşlanır. Un yağ ile kavrulur. Süt yavaş yavaş karışıma eklenir. Kıvamlı bir beşamel sos elde edene kadar karıştırılarak pişirilir. İçine rendelenen kaşar peynirin yarısı koyulur.
Tepsiye dizilen kabakların üzeri beşamel sos ile kapatılarak önceden 175 dereceye ısıtılmış fırında 20 dakika pişirilir. Üzerine kaşar peynirler serpilip tekrar fırına verilir.
Peynirler kızarınca servis yapılabilir.
Devletşah
OK
Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazı için hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Sebzeli Noodle



Uzakdoğu yemeklerini sevenler için kolay ve sağlıklı bir seçim.

yarım paket noodle
1 kabak
1 havuç
4 kaşık soya sosu
zeytinyağ

Kabak ve havuç rendelenip 10 dakika haşlanır. Noodle, sebzelerin haşlama suyunda sekiz dakika pişirilir. Bu arada sebzeler zeytinyağında renkleri değişmeyecek kadar kavrulur. Üzerine soya sosu ilave edilip biraz sote edilir.
En son suyu süzülen noodle, vok içindeki sebzelerle iyice karıştırılır.

Sebzelere, kavurma aşamasında jülyen doğranmış soğan da katabilirsiniz.

Devletşah

OK

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Yoğurtlu Kabak Salatası


Tarifin sahibi sevgili arkadaşım Şennur Özgül Kuru. "Sana bir şey tarifi gönderiyorum," demiş, kabaklı tariflerimize eklenmek üzere. Gönderdiği tariften hiçbir şey değiştirmedim!

6 orta boy kabak
5 kaşık zeytinyağ
10-15 kaşık yoğurt
4 diş sarmısak
tuz, karabiber
pul biber
Kabakları yıkayıp soyduktan sonra isteğinize göre küçük küpler halinde doğrayın veya rendeleyin. Büyükçe bir teflon tava ya da tencereye zeytinyağı ve hazırladığınız kabakları koyun, pişirmeye başlayın. Kabaklar suyunu bırakıp çekene kadar pişirin ve ocaktan almadan önce 2 çay kaşığı tuz ile birer çay kaşığı pul biber ve karabiberi ilave edin. Üç dört dakika sonra ocaktan alın ve soğumaya bırakın.
Bu arada sarmısakları ezin ve yoğurtla karıştırın. Soğumuş kabakları sarmısaklı yoğurdun üzerine yayıp buzdolabına kaldırın.
Soğuk servis yapın.
OK
Devletşah
Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Kabaklı Kiş


Tart sevenler için kabaklı bir seçenek.
150 gram tereyağ
2 yumurta
2 bardak un
1 çay kaşığı tuz
1 kaşık şeker

İçi için;
3 kabak
3 domates
2 yumurta
yarım demet dereotu
100 gram beyaz peynir
1 bardak krema
fesleğen
tuz, karabiber

Oda sıcaklığında bekletilmiş tereyağ ile diğer malzemeler karıştırılarak hamur yoğurulur. Hamurun çok yumuşak olması halinde bir kaç kaşık daha un ilave edilir. Yarım saat kadar buzdolabında dinlendirilir.
Kabukları kazınan kabaklar halka halka doğranıp biraz haşlanır veya daha da lezzetli olması için buharda pişirilir. Domatesler rendelenir. Krema, yumurta, baharatlar ve domates rendesi iyice karıştırılır. Karışımın içine ezilmiş beyaz peynir, dereotu, fesleğen, tuz ve biber eklenir.
Hamur kalıba parmak uçları ile kenarları 2-3 cm yükselecek şekilde yayılır. Çatalla bir kaç yerinden delinerek önceden 175 dereceye ısıtılmış fırında 15 dakika pişirilir.
Pişen hamura önce kabak dilimleri dizilir, üzerine peynirli karışım dökülür.
175 derece fırında 40 dakika daha pişer.
OK

Devletşah
Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Yazıyla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Kabak Tatlısı


Bana her yediğimde yılbaşını hatırlatan tatlı, en basit haliyle kabak tatlısı. Gereken malzemeler sadece 300 gram kabak ve 2 bardak şeker.

Kabaklar dilimlenip tencereye dizilir. Şeker üzerine serpilir. Suyunu salması için bir gece bekletilir. 30 dakika kadar ağır ateşte ağzı kapalı olarak, 20 dakika da 150 dereceye ısıtılmış fırında pişirilir. İlk pişimde suyunu iyice çekerse fırınlanmasa da olur.

Soğuduktan sonra kaymakla servis edilir. Ceviz veya fındık süslemeleri de kabak tatlısının vazgeçilmezleridir.

OK

Devletşah

Her hakkı bloglararası "Kabak Tadı" projesine aittir. Bu yazıdan hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Balkabaklı Pasta



Yılbaşı günü yaptığımız nefis pasta.

2 paket hazır sade pandispanya

2 paket toz kremşanti

1 kg soyulmuş balkabağı

1 su bardağı şeker

3 paket krema sertleştirici

süt

Pandispanyanın bir tanesi sekiz üçgene bölünür. Üçgenler beyaz iç kısımları kaseye gelecek ve kubbe görünümü oluşacak şekilde dizilir. Dizilen pandispanyalar şekil almaları için başka bir kase ile sıkıştırılıp bekletilir.

Bu arada balkabağı çok az su ve şeker ile yumuşayana kadar haşlanıp püre haline getirilir.
Püre haline gelen balkabaklarına 2 paket krema sertleştirici eklenip çırpılır. İki paket krem şanti bir paket için gereken süt miktarıyla hazırlanıp içine krema sertleştirici ilave edilir.

İkinci pandispanyanın yarısı servis tabağına koyularak süt ile hafifçe ıslatılır. Kremanın yarısı pandispanyanın üzerine yayılır. İkinci kat pandispanya koyulup sütle ıslatılır.

Kenar süslemesi ve kubbenin dik durabilmesi için bir miktar balkabağı püresi ayırıp geri kalanı pandispanyanın üzerine dökülüp yayılır.
Pandispanyanın diğer yarısı da pürenin üzerine koyulup sütle ıslatılır. Pandispanyanın tam orta kısmına ayrılan püreden konulur.
Kremadan 2 yemek kaşığı kadar ayrılıp kalanı özellikle ortada kubbe oluşacak şekilde pandispanın üzerine konulup düzeltilir.
Kubbe görüntüsü vermek için iki kase içinde sıkıştırılan pandispanyalar kremanın üzerine dizilir. Üzerleri ayrılan krema ile sıvanır.
Pastanın kenarları bir spatül yardımıyla balkabağı püresi ile kaplanır.
Önce dondurucuda dondurulup, servis yapmadan önce dolap kısmına alınmalıdır.

Notlar

Tarif yemek dergilerinden birisine aitti. Özgeyle beraber tarifi epey değiştirdik. Hatırladığım kadarıyla tarifte 4 poşet krem şanti ve jelatin de kullanılıyordu.
Çok büyük bir pasta oluyor. Ama hemencecik bitiyor. Çünkü parmak yemeye neden olacak kadar lezzetli ve hafif.
1 pandispanya ile daha küçük boy yapılabilir.

Devletşah

Beyaz Peynirli Kabaklı Tart


Bir gece beklemeye sabrınız varsa bu tart size göre.

Hamuru için;

150 gram tereyağı

200 gram un

1 bardak su

1 çay kaşığı tuz


İçi için;

100 gram beyaz peynir

1 kabak

2 yumurta

100 ml krema

Maydanoz

tuz

Oda sıcaklığındaki yumuşak tereyağ ve un karıştırılır. Su ve tuz ilave edilerek yoğurulur.
Elde edilen cıvık hamur yağlanmış kelepçeli kalıba kenarları yüksek olacak şekilde yerleştirilip, derin dondurucuda bir gece bekletilir.

Kabak rendelenir. Krema, yumurta ve tuz çırpılır. Rendelenen kabak, ufalanan beyaz peynir ve maydanoz kremalı karışıma eklenerek donmuş hamurun üzerine yayılır.
Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 30 dakika pişirilir.


Notlar


Bu tarifi bir cafenin Fransız şefinden almıştık.
Hamuru hazırladığımda hiç beklediğim gibi çıkmadı. O kadar cıvık bir hamurdu (sulu değil, şekil almayan lastik gibi) ki ilk önce buzdolabına 2 saat beklettim. Ama hamurda hiçbir toparlanma olmadı. O sırada kurabiye pişirdiğim için fırın sıcaktı. Bir parçayı küçük tart kalıplarına yerleştirip denemek için fırına verdim. Ama kalıbın içinde bile şekli yok olup bardak altlığı gibi dümdüz oldu. Yinede atmaya kıyamadığım için kalıba yerleştirip derin dondurucuya koydum. Yaklaşık 24 saat sonra hazırladığım kabaklı iç ile pişirdiğimde nefis bir tat elde ettiğimi gördüm. Yumuşacık ve bir o kadarda lezzetli.
Şimdi hamurdan hazırlayıp, kalıplayıp dondurucuda saklıyorum. Acil durumlar için.

Annoya bu tarif için konuşalım.

Devletşah ne yapmam gerekiyor? İstersen "tereddüt" kısımlarını çıkarıp öyle toparlayalım.

Devletşah

Kabak Mücver


Kabağın en sevdiğim hali.


Malzemeler


  • 4 adet sakız kabağı

  • 4 dal taze soğan

  • 1/2 demet dereotu

  • 2 adet yumurta

  • 100 gr. krem peynir

  • 1 su bardağı un

  • 1/4 su bardağı zeytinyağı

  • Tuz

  • Karabiber


Hazırlanışı

Kabaklar rendelenip suyu iyice sıkılır.
Taze soğanlar yeşil saplarıyla beraber doğranır.
Yumurta, yağ, un ve krem peynir iyice çırpılır.
Kabak, soğan ve kıyılmış dereotu karışıma eklenir.
Kare veya dikdörtgen bir tepsi yağlanıp karışım içine dökülür.
Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında kızarana kadar yaklaşık 25 dakika pişirilir.
Dilimlenerek sıcak ya da soğuk olarak yoğurtla beraber servis edilir.


Notlar :


  • Krem peynir yerine labne ya da beyaz peynir kullanabilirsiniz.

  • Şeritler halinde kesip salatalarınızın üzerine koyabilirsiniz. Diyet yapanlar için nefis bir öğün olur.

  • Kaşık yardımıyla yağlı bir tavaya dökülerek klasik mücver gibi pişirilebilir. O zaman çok yağlı ama lezzeti de bir başka güzel oluyor.

Devletşah

Wednesday, March 14, 2007

Fındık Yiyelim Fındık Konuşalım

Mutlu sona yaklaştık.

Neyi nasıl yapmalı hallerimiz bitti.

Kazancımızı nereye vermeli işi çözüldü.


( http://www.ordu.gov.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=83&Itemid=1
Ordu Çocuk Yuvası.)

Nisan başında kitapçılardayız.

Fındık Zamanı, Fındık Yiyelim Fındık Konuşalım, dedim kitabımızın adına.

Yazarları Bizim Fındık Çocukları Yazı Ekibi.

Dediğimi sevdim. Sadece tarif değil çünkü kitabımız, konuşur gibi yazılar da var içinde.

Yola devam etmek istiyorum. Kabak meselesine dört elle sarılalım haydi. Daha da iyisini yapacağız bu sefer, hayırlısıyla.

Oya Kayacan

Saturday, March 10, 2007

Kabakli Kereviz

Ablam Hülya'ya söyledim dün, "Çok şükür fındık kitabımıza kavuşuyoruz, şimdi sıra kabaklara geldi," dedim. "O kabak bu kabak, her kabaktan her çeşit tarif toplayacağız ve böylece Bizim Fındık Çocukları kitap serisinin ikincisine girişmiş oluyoruz," diye de ekledim.

Ablam Hülya, "Al o zaman," dedi, "bir tarif de benden."


Uygulaması da benden o zaman. İki kereviz yumruk kadar, üç narin kabak, iki zarif soğan olan malzemeyi bir araya getirince iş neredeyse bitmiş sayılır. Hazırlama süresi kahvaltı hazırlama zamanıyla iç içe, pişme süresi kahvaltı ederken, kolay ki o kadar olur.


Lokmalara kestiğiğiniz kerevizleri limonla ovuşturup tencereye, kabak ve soğanları da rendenin dilim yanından geçirip tencereye koydunuz. Deniz tuzu, şeker ve ağzınıza layık olan sızmayı da yeterince ilave ettiniz. Şimdi ben sizin ekşiden ne anladığınızı bilmiyorum ya, ben ne anlıyorum onu söyleyeyim. Bu yemek bir limon ve bir portakal suyu ile, ekşiyi çok seven bana göre ekşisi yerinde oluyor. Siz daha az ekşili olanını yarım veya daha az limonla, portakalın da önceden tadına bakarak ayarlayabilirsiniz.

Az su ilave etmek veya sıkıca folyoladığınız tencerede ağır ateşte kendi suyunda pişirmek, iki seçenek de olabilir. Soğanları iyice yumuşatmak için önceden sızmada çevirebilir veya ben gibi dirice tercih ederseniz hepsini çiğden pişirirsiniz.

Servis tabağında küçük bir dereotu demeti ve portakal kabuğundan süs yakıştırdım bu yemeğe.

Ablam Hülya ne diyecek bakalım?

Oya Kayacan